19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa resim sanatında İzlenimcilik ile birlikte “modern” sanatın temellerinin atıldığı kabul edilir. Aynı tarihlerde başta Debussy olmak üzere bir grup kompozitör bu yeni sanat anlayışından etkilenerek klasik müzik kurallarını geride bırakan eserler üretmeye başlarlar. 20. Yüzyılın ilk çeyreğine gelindiğinde ise Avrupa’da akımlar çağı başlamıştır. Dışavurumcular, Kübistler, Fovistler, Fütüristler ve daha pek çok grup, kendi manifestolarını yayınlayarak bu modern çağın sanatının nasıl şekillenmesi gerektiğine dair fikirler ortaya koyarlar. Müzik camiası da tüm bu akımlardan ilham alır; bu dönemde sanatçı ve besteciler arasında etkileşim ve işbirliklerinin önemli ölçüde artış gösterdiği görülür. Pablo Picasso, Erik Satie’nin bestelediği bir bale için sahne dekorları tasarlar, Joan Miro ise Romeo ve Jülyet temsili için sahne ve kostüm tasarımı görevini üstlenir. “20. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Sanat ve Müzik İlişkisi” başlıklı bu ders, dönemin sanat akımları, disiplinlerarası üretimleri ve sanat-müzik camiası arasındaki ilişkiyi örnekler üzerinden kapsamlı bir biçimde ele almayı amaçlamaktadır.
Salı